4 Ocak 2010 Pazartesi
Otel Çeşitleri
Otel:İnsanların belirli bir ücret karşılığında geçici olarak konakladıkları ve beslenme ihtiyaçlarını karşıladıkları yerlerdir.
Günümüzde insanlar hep hareket halindedir. Bir yerden bir yere gidip gelmektedirler ve gittikleri yerlerde uzun süreli veya kısa süreli kalmak zorundadırlar. Konakladıkları yerler ise ya tanıdıklarının evleri yada güvenli buldukları yerlerdir.
Daha sonraları daha sık gidip gelmeye ve ticaret yapmaya başlamışlardır. Bu arada eşyalarını koymak için güvenli yerler ihtiyacı hissetmiştir. Bunun için hanlar, kervansaraylar yapılmıştır.
Bugün şehirlerimizde kasabalarımızda bir çok otel vardır.Bunlar arasındaki farklılık kimlere hizmet sunduğudur. Gelir düzeyi düşük olanlar ucuz otelleri yüksek olanlar ise lüks otelleri tercih etmektedirler.
Oteller Turistik Belgeli Oteller ve Turistik Belgesiz Oteller olmak üzere ikiye ayrılır.Turistik Belgesiz Oteller yerel yöneticiler tarafından kontrol edilir. Turistik Belgeliler ise Turizm Bakanlığı tarafından kontrol edilir.Bu oteller Bir, İki, Üç, Dört ve Beş Yıldızlı olmak üzere 5`e ayrılır.Bunların özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.
Bir Yıldızlı Oteller
-En az 10 oda,
-İyi Düzenlenmiş Resepsiyon, Lobi,
-Oturma Salonu,
-WC`ler-Kahvaltı Salonu,
-Yönetim Masası.
İki Yıldızlı Oteller(Bir Yıldızlıya ek olarak)
-En az 20 Oda
-Odalarda Telefon
-İçki servisi için büfe
Üç Yıldızlı Oteller(İki yıldızlıya ek olarak)
-En az 30 oda
-Yönetim odaları
-İçki servis ve oturma odaları
-Asansör, ısıtma ve soğutma sistemleri
-Müzik Yayını
-Toplantı Salonu
Dört Yıldızlı Oteller(Üç yıldızlıya ek olarak)
-En az 70 oda
-Banyolarda küvet
-Birinci sınıf lokanta
-Çamaşır yıkama ve ütüleme servisleri
-Eğlence, müzik ve serbest zamanları değerlendirme merkezleri
-Oda Servisi
-Müşteri hizmetleri servisi
-Berber ve kuaför
-Odalarda TV
Beş Yıldızlı Oteller(Dört Yıldızlılara Ek Olarak)
-En az 100 oda
-Bütün odalarda kasa
-Garaj
-Yüzme Havuzu
-Gece kulübü ve diskotek
-24 saat oda servisi
-Yatak odalarında ses geçirmezlik
Turistik Belgeli Otellerin ve Turistik Belgesi Olmayan Otellerin Karşılaştırılması
a. Sorumlu Oldukları Makam AçısındanTuristik Belgesi Olanlar Turizm bakanlığınca denetlenir ve bu bakanlığın yönetmeliğine tabidir. Olmayanlar ise bölgesel yönetmeliklerce denetlenir.
b.Hizmet YönündenTuristik belgesi olanlarda hizmet eğitim görmüş profesyonel kişilerce yapılır.
Ayrıca oteller motel, pansiyon, hotel ve tatil köyleri gibi çeşitlere de ayrılır.
Motel: Yerleşim yerleri dışındaki kara yolu güzergahı, mola noktaları veya yakın çevresinde olan konaklama yerleridir.
Pansiyon: Yeme içme hizmeti veren müşterinin kendi yemeğini pişirmesine olanak sağlayan işletmelerdir. Turistik ve Aile pansiyonu olmak üzere iki çeşittir.
Hotel: Gençlik hizmetlerine yanıt verecek en az 10 odalı yeme, içme tesisleridir.
Tatil Köyleri: Doğal güzelliklere ve tarihi yapılı yerlere kurulurlar en az 60 odalıdır
Kısaca Otel ve Otelcilik Tarihi
Otel sözcüğü Fransa'da eskiden konak anlamında kullanılan höteVâtn gelir. Otel, isteyenlere para karşılığı gecelemek için oda ve istenirse yemek sağlayan ticari bir kuruluştur. Motel ise, anayollar üzerinde bulunan ve özellikle kendi taşıtlarıyla yolculuk edenlerin konakladığı bir tür oteldir.
Otellerin Tarihi
19. yüzyıl ortalarına kadar çok az insan evinden uzaklara gitmeyi göze alırdı. Yola çıkmaya cesaret edenler atla ya da posta arabasıyla yolculuk eder, yemeğe ve yatağa gereksinim duyduklarında bir handa ya da kervansarayda konaklardı Posta arabalarının yerini demiryolları almaya başlayınca, insanlar daha hızlı bir ulaşım aracı olan trenlerle yolculuk etmeye başladı. İstasyonların yakınında elverişli konaklama yerlerinin bulunmayışı yüzünden demiryolu şirketleri yolcuların kalabileceği, otel adını verdikleri binalar yaptılar. Bunlardan bazıları çok büyüktü. Londra'daki St. Pancras istasyonuna bağlı olarak yapılan aynı addaki otel 1871'de tamamlandı. Zamanın ünlü mimarı Sir George Gilbert Scott tarafından gotik üslupta yapılan otel görkemli kulelerle bezenmişti. 1829'da Boston'da açılan Tremont House otelinin 170 odası, 200 kişilik bir yemek salonu vardı. Bu otel müşterilerine özel odalar sunan ilk otellerden biriydi. Önceleri müşteriler odaları başkalarıyla paylaşmak zorunda kalırdı.19. yüzyılda ticaret ve sanayinin gelişmesiyle kent ve kasabalarda otellere gereksinim arttı. Ayrıca bazı insanların kaplıcalara ya da sağlık merkezlerine gitmek zorunda kalışı da otellerin yaygınlaşmasını etkiledi. Yolcuların birkaç haftalık bir süre için kalabilecekleri dağ, göl ya da deniz kıyısı gibi güzel görünümlü, iklimi genellikle ılık, bol güneşli, spor ve eğlence olanakları olan yerlerde dinlenme amacına yönelik oteller yapılmaya başladı.1890'lardan sonra otellerde eğlenceler de düzenlendi. Büyük oteller nefis ve seçkin yemekler sunan özel lokantalar açtı. Bugün de pek çok otelde düğün benzeri özel törenlerin yapılabildiği büyük salonlar bulunur.Moteller20. yüzyıl ilerledikçe, gittikçe daha fazla insan tren yerine kendi taşıtıyla yolculuk etmeye başladı ve böylece karayollarına yakın konaklama yerlerine gereksinim duyuldu. Motel, bu gereksinimi karşılamak için ortaya çıkan bir Amerikan buluşudur. Anayol yakınında çiftliği olan bazı çiftçiler turist kampı adı altında, yaptıkları küçük evlerde yolculara konaklama olanağı sağladılar. Daha sonra bu yapılar genellikle bir orta avlu çevresinde toplanmaya başladı ve böylece moteller ortaya çıktı. 1940'larda ABD'de otellerin yaklaşık yarısı kadar motel bulunuyordu. 1970'lere gelindi-ğindeyse durum tersine dönmüştü. Otellerde müşterilere bir büyük yapı içinde özel odalar sağlanırken, motellerde, yakınında park yeri bulunan, yatak odası, banyo, bazen de küçük bir mutfaktan oluşan, kendi içinde yeterli birimlerin yer alması, otel ile motel arasındaki başlıca farktır. Moteller genellikle tek katlıdır ve ön kapılarından doğrudan bahçeye çıkılır.
Modern Oteller
Oteller öncelikle yolculuk edenlere hizmet vermek için kurulur. Bir otelin yeri, büyüklüğü ve konforu müşterilerin gereksinimlerine bağlıdır. Belirli saatlerde yemek veren, çeşitlilik göstermeyen bir yemek listesi ve sınırlı servis sunan küçük ve sakin oteller olduğu gibi, yüzlerce odası, zengin yemek ve içki çeşitleri, olağanüstü eğlence programları olan oteller de vardır.Turizmden gelir sağlayan ülkelerde otellerin önemi büyüktür. Kısa bir süre önce uzak ve bilinmedik bir çok yer, modern ve konforlu otellerin hizmete girmesi sonucu gelişmiş ve aranılır duruma gelmiştir Günümüzde otel müşterileri yolcular ve turistlerle sınırlı değildir. Çeşitli kongre ve toplantılar otellere önemli gelir sağlar. Öyle ki, bazı yeni oteller kongre ve toplantılara hizmet verileceği göz önünde tutularak kurulmaktadır. Büyük şirketler, siyasal partiler, üniversiteler, çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar ülkenin ya da dünyanın çeşitli yörelerinden gelecek üyeleri ya da delegeleri için bu gibi otellerde toplantılar ve eğitim programları düzenler. Bu durum uluslararası turizm alanında "kongre turizmi" adı verilen bir dalın ortaya çıkmasına yol açmıştır.Modern otellerde banyolu bir yatak odasının yanı sıra bir de oturma odası bulunur. Odalar havalandırma ve merkezi ısıtma sistemlerine bağlıdır. Her odada telefon, buzdolabı, radyo ve televizyon vardır. Müşteriler ayrıca yemek ve içki gibi şeyleri telefonla odalarına getirtebilirler. Dinlenme salonu, bar, oyun salonu, havuz ve lokanta gibi bölümlerden başka berber, sauna, kitap, gazete ve çeşitli mallar satan dükkânlar ile turizm şirketleri de müşterilerin hizmetindedir.Büyük bir otelde günde 24 saat, haftada yedi gün hizmet veren bir ekip işbaşındadır. Yüzlerce görevliden oluşan bu ekibin üyelerinin her müşteriye istediği anda, istediği hizmeti sağlayacak biçimde örgütlenmesi, aynı zamanda çalışma saatlerinin ve izin günlerinin planlanması oldukça karmaşık bir iştir.Bir otelde yapılması gereken başlıca işler yiyecek, içecek ve temizlik gereçlerinin satın alınması, yemeklerin hazırlanması ve servisi, çantaların taşınması, odaların temizliği ve bakımı, müşteriler için oda ayrılması ve muhasebe gibi işlerdir.
MsxLabs & TemelBritannica
30 Aralık 2009 Çarşamba
Türkiye'de Turizm ve Bölgelere Dağılışı
Ülkemizde turizm potansiyeli açısından oldukça önemli bir ülkedir. Turizmi cazip hale getiren belli başlı etkenler şunlardır ;
1. İklim : Ülkemiz orta kuşağın batı taraflarında görülen Akdeniz iklim kuşağı içerisinde yer almaktadır. Özellikle Akdeniz kıyılarında sıcaklık erken artmakta ve yaz mevsimi diğer bölgelere göre aha uzun sürmektedir.
Resim kaynak: www.heartsmagic.net/resim/mevsim/ilkbahar.jpg
Bu durum denize girilme süresi açısından önemli bir özelliktir.Ayrıca iç bölgelerimizde yer şekillerinin kısa mesafelerde değişiklik göstermesi iklim tiplerinin farklılaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizde aynı zaman dilimi içerisinde hem denize girilebilmekte hem de kayak yapılabilmektedir.
2. Kıyılarımız : Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkedir. Ege ve Akdeniz kıyılarında girinti ve çıkıntının fazla olması, şelf alanının geniş olmasından dolayı geniş plajlar yer almaktadır. Bu geniş plajlar ve olumlu iklim koşulları deniz turizmini olumlu yönde etkilemektedir.
Resim kaynak: resim.forumviva.com/uploads/6d414c8a
BÖLGELERE GÖRE ÖNEMLİ TURİSTİK MERKEZLER VE ÖZELLİKLERİ
KARADENİZ BÖLGESİ :
Bölgede dağların kıyıya paralel uzanması ve kıyılarda girinti ve çıkıntının az olmasından dolayı plajlara oldukça az rastlanmaktadır. Ayrıca iklim özelliğinden dolayı yaz mevsimi diğer bölgelere göre daha az sürmektedir. Karadeniz bölgesinde akarsuların hızlı akmasından dolayı son yıllarda rafting yapılan akarsuların sayısı hızla artmaktadır. En önemli örnek Çoruh Nehridir. Bölgedeki belli başlı turistik merkezler ;
Trabzon'da Sümela Manastırı ,
Resim kaynak: www.geobilim.com/gezelimgorelim.html
Ayvasıl Klisesi , Hz Yayha Manastırı Amasya'da ; Sultan Beyazıt Külliyesi , Amasya Kalesi , Bolu'da ;
Abant Gölü ,
Resim kaynak: http://www.loadtr.org/guzel-turkiyem-karadeniz-bir-kac-resim-t9297.html
Yedigöller , Ilgaz ve Köroğlu Dağları Samsun'da ; Gazi Müzesi , Büyük Cami , 19 Mayıs Fuarı Çorum'da ; Hitit medeniyetine ait Güneş Kursu geyik ve boğa figürleri , tapınaklar , ve bir çok eski kalıntı .
MARMARA BÖLGESİ : Önemli ulaşım yolları üzerinde bulunması, iklim koşulları , İstanbul'un varlığı , eski bir yerleşim alanı olmasından dolayı Marmara Bölgesinde turizm merkezilerinin sayısı oldukça fazladır. Bölge Türkiye'de turizm gelirleri en fazla olan bölgedir. İstanbul bir tarih cennetidir. Dolmabahçe Sarayı,
Topkapı Sarayı ,
Resim kaynak: yunus.hacettepe.edu.tr/.../tr_fotograf.htm
Ayasofya Müzesi , Ayairini Kilisesi, Kapalıçarşı , Kızkulesi, Anadolu ve Rumeli Hisarı ......... gibi bir çok önemli tarihi eser yer almaktadır. Bursa'da ; Ulucami , Yeşil Türbe , İznik Yeşil Cami , Kaplıcalar , Edirne'de ; Selimiye Camii , Rüstempaşa Kervansarayı , Saraya Hamamı ...vb Çanakkale'de Truva Harabeleri ,
Gelibolu Milli Parkı ,
Resim kaynak: gezgincocuk.blogcu.com/
İda Dağı(Kazdağı ).
EGE BÖLGESİ : Bir çok koy ve körfeze sahip olan Ege bölgesi eski yerleşim alanlarından biridir. Tarih boyunca bir çok medeniyete beşiklik etmiştir. Hem deniz turizminin hem de tarihi turizminin gelişmiş olduğu bir merkezdir. Bölgede olumlu iklim koşullarından dolayı 7 - 8 ay boyunca turizm sezonu devam etmektedir.
İzmir'de Meryem Ana Kilisesi ,
Resim kaynak: http://www.phototurkey.net/turkiye-fotograflari418.search.htm
Athena Tapınağı ,
Efes ve Bergama Antik Tiyatroları ,
Resimkaynak:http://www.kenthaber.com/Arsiv/AntikSehirler/%C4%B1zmir/Selcuk/AntikSehir_5.aspx
AKDENİZ BÖLGESİ : Yaz aylarında sıcaklık şartlarının uygun olması , plajların varlığı , sıcaklığın uzun sürmesi gibi şartlara bağlı olarak Türkiye'de deniz turizminin en uzun sürdüğü bölgedir. Bölgede kış aylarında bile denize girilebilmektedir. Ayrıca Antalya'da Toros dağlarının yüksek olmasından dolayı aynı anda hem denize girilebilmekte hem de kayak yapılamaktadır. Bölgedeki tüm illerde çok önemli tarihi kalıntılarda bulunmaktadır. Antalya'da deniz turizmi ve tarihi turizm oldukça gelişmiştir ( Alanya-Manavgat-Kaş -Kemer,Manavgat,Belek,Beldibi,göynük,Çamyuva,Tekirova , Termessos , Olimpos, Perge,
Aspendos
Resim kaynak: http://www.allaboutturkey.com/highres/photos/photo_2.html
Isparta'da Eğirdir gölü , Burdur'da Hacilar HArabeleri , antik Sagalasos kenti , Mersin Anamur'da Ortaçağdan kalma kale ,
Cennet ve Cehennem Mağaraları ,Kız kalesi
Resim kaynak:www.forumalternatif.net/showthread.php?p=75655
İÇ ANADOLU BÖLGESİ : Bölge günümüzde Türkiye'nin politik merkezi durumundadır. Diğer bölgeler kadar olmasa da canlı bir turizm olayı yaşanmaktadır. Ankara'da Anıtkabir, Ankara Kalesi , Anadolu Medeniyetleri Müzesi ,Polatlı yakınlarında Friglerin başkenti olan Gordion şehri ,
Nevşehir, Aksaray çevresinde Kapodokya ,
Resim kaynak: www.bilgikutum.com/kapodakya.htm
Ürgüp Göreme ,ve Avanos ilginç yeryüzü şekilleri ile dikkat çekmektedir.
Konya'da Mevlana Türbesi ,
Resim kaynak: www.ttkonya.telekom.gov.tr/ttkonya/mevmuze.html
Nasrettin Hoca Türbesi .
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ : Bölgede kış aylarının uzun sürmesi , kar yağışının bol olmasından dolayı turizm çok canlı değildir. Dağlık alanların geniş yer tutmasından dolayı dağ turizmi gelişme göstermektedir.Nemrut Dağı ,
İshak Paşa Sarayı ,
Resim kaynak: www.mountararattrek.com/turkeytourstr.htm
Ani Harabeleri ,
Resim kaynak: http://www.resimadasi.com/postcard.img1585.htm?mode=search
Ağrı Dağı , Van Gölü , Akdamar Adası Ahlat Selçuklu Mezarları , Erzurum Aziziye Anıtı , Yakutiye Medresesi ......... gibi önemli eserler turist beklemektedir.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ : Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinin bulunduğu bölgedir.Cilalı Taş Devri yerleşim merkezlerinden Çayönü(Diyarbakır) , Malabadi Köprüsü , Yedi Kardeş Burcu , Asur Mezarları ,
Adıyaman Cendere Köprüsü,
Resim kaynak: www.kaliteliresimler.com/img2374.htm
Mardin evleri , Balıklı göl ,
Nemrut Dağında Kommagane Krallına ait anıt mezar ve dev tanrı heykelleri
Resim kaynak: http://www.zamanfotograflari.com/index.php?sahypa=resimler&tm=2&mrv=95&say=8
...... gibi önemli eserler bulunmaktadır.
1 Aralık 2009 Salı
Avrupa'yı büyüleyen şehir : İstanbul
Genel Bilgiler
Yüzölçümü: 5.712 km²
Nüfus: 10.018.735 (2000)
İl Trafik No: 34
Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul, geçmişin ihtişamını gururla korurken modern bir geleceğe doğru ilerlemektedir. İstanbul'daki çeşitlilik ziyaretçileri gerçekten büyülemektedir. Müzeleri, kiliseleri, sarayları, camileri, pazar yerleri ve doğal güzellikleri bitmez tükenmez nüanslar sunmaktadır. Boğazın kıyısında şöyle bir arkanıza yaslandığınızda, grupta kızaran renklerin karşı sahildeki evlerin pencerelerine yansımasını seyrederek, yüzyıllar öncesinde, insanların bu olağanüstü yeri neden seçtiklerini birden anlar ve İstanbul'un "dünyanın merkezindeki" şehir olduğunu hissedersiniz.
Şehrin en güzel anıtları, Haliç-Marmara Denizi-Surlar arasında kalan yarımadada yer alır. Kentin tepelerinden yükselen 500'ü aşkın caminin sulieti başdöndürücü bir atmosfer yaratır. İnsan kendini geçmiş zamanla bugün arasında bir rüyada gibi hisseder! Altı minaresiyle İstanbul'un sembolü haline gelen, dekorasyonunda kullanılan mavi çiniler nedeni ile "Mavi Cami" diye anılan Sultanahmet Camii'ni mutlaka görmelisiniz. Karşısında, İmparator Justinien zamanında kilise olarak inşa edilmiş olan ünlü Ayasofya Müzesi yer alır; mimari hünerler örneği olan bu yapı, Hz. İsa'yı, Hz. Meryem'i ve imparatorları tasvir eden nefis mozaik panolarla bezenmiştir. Bir başka tepeden bu iki muhteşem abideyi seyreden Süleymaniye Cami ise Osmanlı mimarlık sanatının zirvesidir. Kanuni Sultan Süleyman'ın isteği üzerine Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Marmara'ya ve Boğaz'a hakim bir tepe üzerinde, 400 yıl boyunca Osmanlı sultanlarına konutluk ve siyasi merkezlik etmiş olan Topkapı Sarayı yer alır. Topkapı'da Çin Porselenleri koleksiyonunu, altın işlemeli ve değerli taşlarla süslü tahtları, sultan kostümlerini, masallardakileri andıran mücevherleri, nadir elyazması kitapları, yüzyıllarca merak uyandırmış olan harem salonlarını görebilirsiniz.
Ayasofya ile Sultanahmet Cami arasında araba yarışlarının yapıldığı Bizans Devrinin ünlü Hipodromu ve bu Hipodromun orta yerinde, bu dönemden kalma üç dikilitaş bulunur.
Yerebatan Sarayı Bizans döneminde yapılmış en önemli su sarnıçlarından biridir. En güzel Bizans devri eserlerinden biri sayılan Kariye Müzesi mozaik ve fresklerle süslü orijinal dekorunu muhafaza etmektedir. İstanbul'da görmeden edemeyeceğiniz bir başka mekan da Eyüp Camiidir. Burası, Eyüp Sultan'ı ziyaret edip manevi haz arayanlara güvercin sesleriyle her an cıvıl cıvıl bir ortam sunar.
İstanbul tarihsel yapıların yeniyle buluştuğu, yenilendiği bir şehirdir aynı zamanda. Kapalıçarşı labirentvari yapısıyla geçmişin hülyalı günlerinin izlerini taşımakta ısrar ederken bir yandan da modern dünyanın yepyeni ürünlerini serer önünüze; büyüleyici mücevherler, bakır eşyalar, halılar, çeşit çeşit deri ve süet giyim... Cazibesine kapılınca en ufak bir yorgunluk duymadan saatlerce dolaşabilirsiniz bu çarşıda.
Boğaz'da bir vapur gezisi, unutulmaz anılarınız arasına girecektir. Boğaz'ın iki yakasında sıralanan her birinden ayrı bir sevda masalının sulara yansıdığı asude ve emsalsiz yalılar, 20. yüzyılda yapılan lüks villalar, Dolmabahçe, Göksu ve Beylerbeyi Sarayları, Rumeli ve Anadolu Hisarları, balıkçı köylerinden kalma izler, lokantalar, çay bahçeleri, parklar, gece kulüpleri sizi büyüleyebilir. Aynı günde Karadeniz'in vahşi sahillerinde denize girip ardından Marmara'nın sakin kıyılarında bir çay bahçesinde bir fincan kahvenizi yudumlarken belki de tarihe geçecek anılarınızı kaleme alabilirsiniz.
Eşsiz tarihi ve kültürel geçmişi ve sayısız cazibesine ilave olarak modern oteller, istisnai lokantalar, gece kulüpleri, kabareler, tarihi çarşılar ve dükkanlar İstanbul'u konferans ve kongreler için dört dörtlük bir mekan yapmaktadır.
İlçeler
Adalar, Bakırköy, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Eminönü, Eyüb, Fatih, Gazi Osman Paşa, Kadıköy, Kâğıthane, Kartal, Küçükçekmece, Pendik, Sarıyer, Şişli, Ümraniye, Üsküdar, Zeytinburnu, Büyükçekmece, Çatalca, Silivri, Şile, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Esenler, Güngören, Maltepe, Sultanbeyli, Tuzla.
Önemli Semtler
Boğaz: Avrupa ve Asya'yı ayıran Boğaz'da Karadeniz'e doğru geleneksel ve unutulmaz bir deniz gezisi yapmadan İstanbul ziyareti tamamlanmış sayılamaz. Büyük bir ihtişam ve saf bir güzellik yansıtan kıyıları geçmiş ve günümüzün karmasıdır. Yalıların yanında modern oteller, taştan hisarların yanı başında rustik saraylar ve küçük balıkçı köylerinin hatırasını taşıyan semtlerde şık yapılar... Boğaz'ı görmenin en iyi yolu kıyılarında zig zag çizen yolcu vapurlarından birine binmektir. Eminönü'nden başlayan gezi sanki bir bayramda akraba ziyaret ediyormuş gibi sırayla Boğazın Asya ve Avrupa kıyılarına uğranarak devam eder. Gezi, aşağı yukarı 6 saat sürmektedir. Eğer gezi özel bir biçimde gerçekleştirilmek istenirse, bu konuda gece veya gündüz kısa düzenlemeler yapan ihtisaslaşmış acentalara başvurulabilinir.
Haliç: Uzun ve dar, boynuz biçimindeki Haliç İstanbul'un Avrupa tarafını bölmektedir. Dünyanın en tabii limanlarından biri olduğundan Bizans ve Osmanlı donanmaları ve ticari gemicilikle ilgilenenler burada toplanmışlardır. Gurup vakti suyun altın rengini aldığı bu yerin kıyıları bugün hoş parklarla ve yürüme alanlarıyla çevrilidir. Haliç'in ortasına doğru gidildiğinde yer alan Fener ve Balat semtlerinde, Bizans ve Osmanlı döneminden kalma ahşap evler, kiliseler ve sinagoglarla dolu sokaklar bulunmaktadır. Ortodoks Patriği de burada oturmaktadır. Biraz yukarıdaki Eyüp, Osmanlı mimarisinde oymacılığın yansıdığı bir yerdir.
Tepelerin yamaçlarını yer yer koyu selvilerin bulunduğu mezarlıklar kaplamaktadır. Dualarının kabul göreceğine inananlar buradaki Eyüp Türbesini ziyaret ederler. Bu tarafa bakan tepedeki Pierre Loti Kahvesi manzaranın keyfine varmak için mükemmel bir mekandır.
Beyoğlu Ve Taksim: Beyoğlu yapıldığı devrin özelliklerini koruyan, 100 yıl evvelki Avrupa tesirli mimari mirasıyla görülmeye değer bir semttir. Avrupa'nın ikinci eski metrosu Tünel halen en kısa metro unvanını korumaktadır. Metro ile kulesi bir sembol haline gelen Galata bölgesine geçmek mümkündür. Tünelin üst ucu Istiklal Caddesinin başlangıcıdır. Eski tramvayların tekrar servise konulduğu, yalnız yayalara açık cadde, Cumhuriyet devrinde konsolosluklara tahsis edilen eski elçilik binaları ile çevrilidir. Tünelin üst kısmında, İstiklal Caddesinin başlangıcındaki Divan Edebiyati Müzesi (Mevlevi Tekkesi - 18. yy. eseri) güzel bir yapıdır. Caddenin iki yanında birbirinden meşhur mekanlar vardır. Bir yanda Galatasaray Lisesi, karşı sırada rengarek, otantik restoranları ve Balık Pazarını içine alan Çiçek Pasajı... Sonra cadde boyunca sinemalar, tiyatro, kafe, lokanta ve eğlence yerleri... Taksim meydanına ulaşan cadde eski parlak, hareketli, daima kalabalık gün ve gecelerine yeniden kavuşmuştur.
Türk'ün Kurtuluş Savaşını, Atatürk ve arkadaşlarını sembolize eden, göz okşayan abide Taksim meydanını süslemektedir. Yeni metronun ana terminali meydanın altında, Atatürk Kültür Merkezi de kuzeyde yer almaktadir. Beş yıldızlı Hyatt ve Intercontinental Otelleri Taksim Parkındadır, Istanbul Hilton Oteli de buradadır. Sınıfında Türkiye'de yapılan ilk otel olan Hilton (1955) halen en meşhur ve en iyi olma özelliğini korumaktadır. Radyo Evi, türünün en zenginlerinden olan Istanbul Askeri Müzesi, Lütfü Kırdar Kongre Sarayı, Açık Hava Tiyatrosu da bu civardadır.
Sultanahmet: Tarihi yarımadanın batı ucunda yer alan semtte farklı İmparatorlukların önemli dini, idari ve sivil yapıları yer almaktadır. Tarihi Sultanahmet meydanının etrafı Ayasofya, Haseki Hürrem Hamamı, Sultanahmet Camii, Hippodrome, Dikilitaşla gibi tarihi eserlerle çevrilidir.
Ortaköy: Boğazın en güzel yerine tahtlanan, zamanında padişahların sayfiye yeri olan Ortaköy Osmanlı Dönemi'nden beri ilgi çeken bir yerleşim merkezidir. Bugün Çırağan Sarayı, Kabataş Erkek Lisesi, Feriye, Princess Oteli, ve cami kilise ve sinagog üçgeninde yer alan Ortaköy, çarşısı ve içindeki seyyar "entel pazarı", hediyelik eşya dükkanları, kafeleri, barları ve restoranlarıyla İstanbulun önemli eğlence ve alışveriş merkezlerinden birisidir.
Sarıyer: Tarabya'dan sonraki virajdan Boğaziçi'nin Karadeniz'e kavuşması ilk defa görünür. Buradan Sarıyer semti içlerine kadar elçiliklere ve şahıslara ait eski yazlıklar ve balık lokantaları sıralıdır. Büyükdere'den ayrılan dar bir yol orman içlerini aşarak, bentleri geçerek Karadeniz sahillerine, meşhur Kilyos plajlarına ulaşır.
Sarıyer ve sonraki Rumeli Kavaği vapur seferleri ile Boğazı gezenlerin Avrupa yakasındaki son iskeleleridir. Balık lokantaları ile şöhretli her iki komşu semt ve karşı kıyıda bulunan Anadolu Kavağı tatil günleri çok kalabalık olur.
Boğaziçi bu yerleşimleri geçtikten sonra sadece yeşil koruluklarla örtülü yamaçlara sahiptir. Her iki kıyıda son yerleşimler Karadeniz'e komşu Anadolu ve Rumeli Fenerleri ile balıkçı köyleridir.
Üsküdar: Üsküdar, Kız Kulesi ile bütünleşen bir semttir. Karşıya, Avrupa'ya geçişin iskelesidir. Meydandaki 16. yüzyıl camileri, ortadaki abidevi çeşme, sahildeki minyatür Şemsi Paşa Cami ve Medresesi Türk sanatının güzel örnekleridir. Tarihi Karacaahmet Mezarlığı ve daha ilerideki büyük ve küçük Çamlıca tepeleri Üsküdarın sırtlarında bulunur. Tepeler çamlıklarla örtülü olup, Adaların ve Boğazın kuş bakışı manzaralarına hakimdir.
Kadıköy: Marmara sahillerindeki güzel Kadıköy'de tarihi yapı bulunmaz. Istanbul'un son yüzyılda hızla gelişen semtlerinden biridir. Antik Kahlkedon yerleşim biriminde sonraları bir çok manastır inşaa edilmişti. M.S. 5. yüzyıl Hıristiyanlık dünyası önemli konsül toplantıları burada yapılmıştı. Eski bahçeli malikanelerin çok azı zamanımıza gelebilmiştir. Yat Kulüpleri, marinalar, geniş caddeler, Kadıköy sahilleri boyu uzanır.
Fenerbahçe güzel bir gezinti yeridir. Meşhur Bağdat Caddesi de alışveriş imkanları ile ünlüdür. 1908 yılında tamamlanan Prusya mimari üslubundaki Haydarpaşa Tren İstasyonu, Üsküdar çıkışındadır. İstasyon Bağdat demiryolunun ilk (veya son) duraği idi. Yandaki yamaçta Kırım Savaşında hayatlarını kaybeden Ingiliz ve Fransız askerlerinin mezarları ve abideleri, büyük askeri hastanenin yanında bulunmaktadır.
Ticari liman tesisleri arkasındaki tepelere yerleşmiş iki büyük bina vardır. Saat kuleli olan eski Haydarpaşa Lisesi, şimdi üniversitedir. Diğeri, büyük ve 4 kuleli olan Selimiye Kışlasıdır (19. yy). Kırım Savaşı sırasında buradaki yaralılara hemşirelik yapan Florence Nightingale anısına kaldığı oda o günlerdeki gibi korunmaktadır.
Şile: Üsküdar'dan 50 km. mesafedeki şirin ve güzel turistik kasaba Karadeniz sahillerindedir. Kısmen tamamlanmış otoyolu ve sonrası ormanları aşan viraj yol ile geniş ve meşhur Şile plajlarına ulaşılır. Balıkçı barınaği, Ceneviz kale kalıntısı ve şöhretli feneri görülmeye değer yerlerdir. Batıda plajlar, kasabanın doğusunda da bir sıra küçük kumsal koy uzanır. Yaz aylan hareketli ve kalabalık geçer, bol sayıda pansiyon ve oteller mevcuttur.
Adalar: Prens Adaları adı ile de bilinen Istanbul Adaları, Marmara Denizinde, şehre bir saat kadar yakınlıkta 8 adadır. Haliç girişi ve Kabataş Iskelelerinden kalkan vapur veya deniz otobüsleri dört adaya muntazam seferler yaparlar.
Bizans devrinde manastırların kurulduğu Adalar, saray mensuplarına yazlık veya sürgün yeri olmuş; Heybeliada'da Bizans'ın son yapısı, Meryem Ana'ya ithaf edilmiş küçük kilise, Deniz Lisesi üst binası avlusunda bulunur.
19. yüzyıl başlarında servise giren buharlı vapurlar ile Adalar'a ulaşım kolaylaşmış, okullar ve oteller de inşa edilince nüfus artışı başlamıştır. Büyükçe olan, yan yana sıralı dört ada yazlık evler, villalar, çamlık korularla kaplı olup, plaj ve piknik yöreleri ile ünlüdürler. Mayıs ayından eylül sonuna kadar kalabalıklaşan Adalar diğer zamanlarda tenhadır. Yerleşim bölgelerinin iskelelere yakın çevrelerde, şehre bakan yönde geliştiği, tepeleri çamlıklarla örtülü ada yollarının tek vasıtası faytonlardır. Mevsim boyu, bilhassa tatil günlerinde koylar ve plajlar özel yat ve motorların, yelkenli teknelerin çekici duraklarıdır.
Her adada bulunan Yelken ve Su Sporlan kulüplerinin ilki ve meşhuru Burgaz Adasındadır. Hikaye yazarı Salt Faik Abasiyanık adada yaşamış, yaşadığı ev müzeye çevrilmiş ve uğrağı, gün batımı ile şöhretli Kalpazan Kaya mahalli meşhur bir kahve olmuştur.
Heybeli yönünde, şeklinden dolayı adlandırılmış, Kaşık Adası yer alır. Heybeli Ada'nın ikiz tepeleri arasında Deniz Lisesi üst binası bulunurken, öndeki diğer tepe üzerinde, çamlık içerisinde, Rum Ruhban Okulu ilk görülen büyük yapılardır. Ada iskelesi yanında Deniz Lisesi sahil boyu uzanır. Lokanta ve çayhaneler diğer yöndedir. Yerleşim alanlarının arka cephesinde çok güzel bir koy ile, Kaşık Adası'na bakan tarafta halk plajı ve Deniz Kulübü tesisleri ile arkasında meşhur Değirmen Burnu piknik alanı bulunur. Tepeleri çevreleyen yollarda, çamlar içerisinde güzel ve manzaralı yürüyüş güzergahlan adayı dolanır. Ada okullar ve sanatoryum tesislerinden dolayı kış aylannda da nispeten hareketlidir.
Takım Adaların en büyüğü ve meşhuru Büyük Ada'dır. Fayton turu ile etrafı iki saate yakın bir sürede dolaşabilirsiniz. Ancak bir saatte dolaşılan yarım tur daha enteresandır. Halk plajlarından Heybeli Ada yönündeki Yörük Plajı şahane bir koyda bulunmaktadir. Dil Burnu mesire alanı tercih edilen güzel bir yerdir. Iskele civarı kalabalık yerleşim bölgesinin aksine adanın güney tarafı ıssızdır. Buralardaki koylar teknelerin ziyaret yerleridir. Adanın üst sırtlarında harap halde bulunan 19. yüzyıl yapısı eski oteli, belki dünyadaki en büyük ahşap yapı, ihya edileceği zamanın özlemi ile ayakta durmaya çabalamaktadır. Büyük Ada iskele civarı lokantaları, çayhaneleri ve dükkanları ile renkli ve hareketlidir. Yaz aylarında servis veren dört oteli vardır. Güzel evler, bakımlı bahçeler eşsiz manzaralar adaları gezenlerde unutulmaz anlar bırakır. Sonraki Sedef Adası sakinlerinin dışında gelenlere plajı ile açıktır.
Çevresi
İstanbul'un dışından 25. km.de, Karadeniz'in Avrupa kıyısında Kilyos'un geniş kumsalları yaz aylarında İstanbulluları çekmektedir. Karadeniz'den içeride, Avrupa kıyısındaki Belgrad Ormanı İstanbul'un çevresindeki en geniş ormandır. İstanbullular, hafta sonlarında, gölgeliklerinde, mangallı aile piknikleri yapmak amacıyla arabalarıyla buraya giderler. Yöredeki 7 adet eski su deposu ve bazı doğal kaynaklar farklı bir atmosfer oluşturur. Osmanlı su kemerlerinden 16.'ncı yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılan Moğlova Su Kemeri en muhteşemidir. Golf Kulübü'nün üzerinden geçen yine Sinan'ın eseri 800 m. uzunluğundaki Sultan Süleyman Su Kemeri Türkiye'deki su kemerlerinin en uzunlarından biridir.
İstanbul'dan 25 km. uzaklıktaki Polonezköy, 19'uncu yüzyılda Polonyalı göçmenler tarafından Asya kıyısında kurulmuştur. Köy atmosferi içinde yürüyüşler, atlı gezintiler yapmak, buraya ilk gelenlerin yakınlarınca sunulan geleneksel Polonya yemeklerinden tatmak için Polonezköy, İstanbulluların uğrak yeridir. Üsküdar'a 70 km. uzaklıkta Karadeniz kıyısındaki Şile'nin kumsalları, restoranları ve otelleri burayı İstanbul'un en hoş tatil mekanlarından biri haline getirmektedir. Turistik açıdan popüler olan yöre, tanınmış Şile bezinin üretildiği yerdir.
Bayramoğlu - Darıca Kuş Cenneti ve Botanik Parkı İstanbul'un 38 km uzağında eşsiz bir dinlenme yeridir. Yaya yürüyüş yolları, restoranları ile bu devasa park dünyanın farklı bölgelerinden gelen kuş çeşitleri ve bitkilerle doludur.
Marmara Denizi'ndeki günlük seyirlerinden sonra yatçıların marinasına yanaşabildiği şirin Eskihisar balıkçı kasabası İstanbul'un güneydoğusundadır. Türkiye'nin 19'uncu yüzyıl büyük ressamı Osman Hamdi Bey'in kasabadaki evi müzeye dönüştürülmüştür. Eskihisar ve Gebze arasında yer alan Anibal'ın mezarı bir Bizans kalesi çevresindeki sitlerdendir.
İstanbul'dan 65 km. mesafedeki popüler tatil yeri Silivri'de birçok İstanbullunun yazlık evi bulunmaktadır. Burası harika restoranları, spor ve sağlık merkezleri ile büyük bir tatil yeridir. Konferans merkezi de iş - tatil karışımı faaliyetleri ve "kültür turizmi" için şehrin hızlı temposundan kaçan iş adamlarını çekmektedir. Tarifeli deniz otobüsü servisi İstanbul'u Silivri'ye bağlamaktadır.
Dokuz ada ile bezeli Marmara Denizi'ndeki adalar Bizanslı prenslerin sürgün yeriydi. Bugün artık varlıklı İstanbulluların yaz aylarında serin meltemlerine ve 19'uncu yüzyıl şık evlerine kaçtıkları mekanlardır. Adaların en büyüğü Büyükada'dır. Çam ağaçları arasında harika bir fayton gezisi yapabilir veya adanın çevresindeki sayısız küçük koylardan birinde denize girebilirsiniz!
Diğer popüler adalar Kınalı, Sedef, Burgaz ve Heybeliada'dır. Muntazam araba vapuru seferleri adaları her iki Avrupa ve Asya kıyılarına bağlamaktadır. Yazın Kabataş'tan hızlı deniz otobüsü servisi vardır.
18 Ekim 2009 Pazar
Antalya ve Turizm
Yüzölçümü: 20.723 km²
Nüfus: 1.719.751 (2000)
İl Trafik No: 07
Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır.M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir.Modern şehir antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir.
Attaleia’da, bütün antik şehirlerde tapınak, agora, tiyatro gibi yapılar olduğu biliniyorsa da bugün bunların yerini saptamak imkânsızdır
Kaleiçi; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır.
1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.
Coğrafi Konumu: Akdeniz Bölgesi’nde bulunan Antalya’nın doğusunda Mersin ve Karaman, kuzeyinde Konya, Isparta ve Burdur, batısında Muğla, güneyinde Akdeniz bulunmaktadır.
İklimi: Akdeniz ikliminin hâkim olduğu Antalya’da, kışlar ılıman ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer.
Ulaşımı: Karayolu, havayolu ve denizyolu ile ulaşım sağlanmaktadır. Antalya havalimanı uluslararası hava trafiğine açıktır.
18 Ağustos 2009 Salı
Türkiye'de ki Çeşitli Destinasyonlar
"Orada, Tanrı ve insan, doğa ve sanat hep birlikte, yeryüzünde öylesine mükemmel bir yer yarattılar ki, görülmeğe değer." Bir koluyla Asya'ya, diğeriyle Avrupa'ya uzanarak iki kıtayı da kucaklayan kenti Lamartine böyle tanımlıyor.
Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul, geçmişin ihtişamını gururla korurken modern bir geleceğe doğru ilerlemektedir. İstanbul'daki çeşitlilik ziyaretçileri gerçekten büyülemektedir. Müzeleri, kiliseleri, sarayları, camileri, pazar yerleri ve doğal güzellikleri bitmez tükenmez nüanslar sunmaktadır. Boğazın kıyısında şöyle bir arkanıza yaslandığınızda, grupta kızaran renklerin karşı sahildeki evlerin pencerelerine yansımasını seyrederek, yüzyıllar öncesinde, insanların bu olağanüstü yeri neden seçtiklerini birden anlar ve İstanbul'un "dünyanın merkezindeki" şehir olduğunu hissedersiniz.
Şehrin en güzel anıtları, Haliç-Marmara Denizi-Surlar arasında kalan yarımadada yer alır. Kentin tepelerinden yükselen 500'ü aşkın caminin sulieti başdöndürücü bir atmosfer yaratır. İnsan kendini geçmiş zamanla bugün arasında bir rüyada gibi hisseder! Altı minaresiyle İstanbul'un sembolü haline gelen, dekorasyonunda kullanılan mavi çiniler nedeni ile "Mavi Cami" diye anılan Sultanahmet Camii'ni mutlaka görmelisiniz. Karşısında, İmparator Justinien zamanında kilise olarak inşa edilmiş olan ünlü Ayasofya Müzesi yer alır; mimari hünerler örneği olan bu yapı, Hz. İsa'yı, Hz. Meryem'i ve imparatorları tasvir eden nefis mozaik panolarla bezenmiştir. Bir başka tepeden bu iki muhteşem abideyi seyreden Süleymaniye Cami ise Osmanlı mimarlık sanatının zirvesidir. Kanuni Sultan Süleyman'ın isteği üzerine Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Marmara'ya ve Boğaz'a hakim bir tepe üzerinde, 400 yıl boyunca Osmanlı sultanlarına konutluk ve siyasi merkezlik etmiş olan Topkapı Sarayı yer alır. Topkapı'da Çin Porselenleri koleksiyonunu, altın işlemeli ve değerli taşlarla süslü tahtları, sultan kostümlerini, masallardakileri andıran mücevherleri, nadir elyazması kitapları, yüzyıllarca merak uyandırmış olan harem salonlarını görebilirsiniz.
Ayasofya ile Sultanahmet Cami arasında araba yarışlarının yapıldığı Bizans Devrinin ünlü Hipodromu ve bu Hipodromun orta yerinde, bu dönemden kalma üç dikilitaş bulunur.
Yerebatan Sarayı Bizans döneminde yapılmış en önemli su sarnıçlarından biridir. En güzel Bizans devri eserlerinden biri sayılan Kariye Müzesi mozaik ve fresklerle süslü orijinal dekorunu muhafaza etmektedir. İstanbul'da görmeden edemeyeceğiniz bir başka mekan da Eyüp Camiidir. Burası, Eyüp Sultan'ı ziyaret edip manevi haz arayanlara güvercin sesleriyle her an cıvıl cıvıl bir ortam sunar.
İstanbul tarihsel yapıların yeniyle buluştuğu, yenilendiği bir şehirdir aynı zamanda. Kapalıçarşı labirentvari yapısıyla geçmişin hülyalı günlerinin izlerini taşımakta ısrar ederken bir yandan da modern dünyanın yepyeni ürünlerini serer önünüze; büyüleyici mücevherler, bakır eşyalar, halılar, çeşit çeşit deri ve süet giyim... Cazibesine kapılınca en ufak bir yorgunluk duymadan saatlerce dolaşabilirsiniz bu çarşıda.
Boğaz'da bir vapur gezisi, unutulmaz anılarınız arasına girecektir. Boğaz'ın iki yakasında sıralanan her birinden ayrı bir sevda masalının sulara yansıdığı asude ve emsalsiz yalılar, 20. yüzyılda yapılan lüks villalar, Dolmabahçe, Göksu ve Beylerbeyi Sarayları, Rumeli ve Anadolu Hisarları, balıkçı köylerinden kalma izler, lokantalar, çay bahçeleri, parklar, gece kulüpleri sizi büyüleyebilir. Aynı günde Karadeniz'in vahşi sahillerinde denize girip ardından Marmara'nın sakin kıyılarında bir çay bahçesinde bir fincan kahvenizi yudumlarken belki de tarihe geçecek anılarınızı kaleme alabilirsiniz.
Eşsiz tarihi ve kültürel geçmişi ve sayısız cazibesine ilave olarak modern oteller, istisnai lokantalar, gece kulüpleri, kabareler, tarihi çarşılar ve dükkanlar İstanbul'u konferans ve kongreler için dört dörtlük bir mekan yapmaktadır.
Attaleia’da, bütün antik şehirlerde tapınak, agora, tiyatro gibi yapılar olduğu biliniyorsa da bugün bunların yerini saptamak imkânsızdır
Kaleiçi; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır. 1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "SİT bölgesi" olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı'na "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.
Roma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönem yazarlarından Strabon 17 kitaplık 'Geographika' adlı kitabında (Anadolu XII,XIII,XIV) Kapadokya Bölgesi'nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir.Bu günkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir,Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir.Kayalara oyulmuş geleneksek Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler 19. yüzyılda yamaçlara ya kayaların yada kesme taştan inşa edilmişlerdir.Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanaklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir.Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır.Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir.Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bir bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir.
12 Ağustos 2009 Çarşamba
Turizm Çeşitleri

Sağlık Turizmi; kısaca tedavi amacı ile yapılan seyahatlerdir. Başka bir ifadeyle, sağlık turizmi, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olanlarla birlikte uluslararası hasta potansiyelini kullanarak sağlık kuruluşlarının büyümesine olanak sağlayan turizm türüdür.Sağlık turizmi hastaların ve hasta ailelerinin rahatlığını sağlamak için tıbbi seçenekleri sunmayı hedeflemektedir.Son yıllarda, ülkemizin de gelişmiş ülkelerdeki nitelikli sağlık hizmetleriyle rekabet edebilecek düzeyde sağlık hizmetleri sunmasından dolayı ülkemize dünyanın dört bir yanından tedavi amacıyla turistler gelmektedir. Özellikle 1990'lı yıllar sonrasında ülkemizde kamu sağlık hizmetlerine ilaveten özel sektörün de sağlık hizmetlerine ciddi yatırımlar yaptığı görülmüştür. Bu gelişmeler sonucunda, Avrupa standartlarıyla yarışabilecek düzeyde özellikle büyük illerde özel sağlık kuruluşları artmaya başlamıştır.

Termomineral su banyosu, içme, inhalasyon, çamur banyosu gibi çesitli türdeki yöntemlerin yaninda iklim kürü, fizik tedavi, rehabilitasyon,egzersiz, psikoterapi, diyet gibi destek tedavilerinin birlestirilmesi ile yapilan kür (tedavi) uygulamalari yanı sıra termal sularin eglence ve rekreasyon amaçlı kullanımı ile meydana gelen turizm türüdür.
-Kür
Tedavi etkeninin belli dozda, seri halde, düzenli araliklarla, belli sürelerle tekrarlanarak verilmesi ile uygulanan tedavi yöntemidir.
-Kaplıca Tedavisi
Toprak, yer alti ve deniz kaynakli mineralli sular, gazlar, peliodler (çamurlar) ve iklimsel unsurlar gibi dogal tedavi unsurlarinin yöredeki iklim olanaklari ve gerekli görülen diger tedaviler ile birlikte kür tarzinda uygulandigi bir tedavi sistemidir.
-Balneoterapi
Termomineral sular, peloidler ve gazlar gibi doğal tedavi unsurlarının banyo, içme ve inhalasyon (soluma) yöntemleri ile kür tarzında tedavi amaçlı kullanılmasıdır.
-İnhalasyon Uygulamaları
Termomineral su zerrecikleri ile yapılan soluma uygulamalarıdır.
-İçme Kürleri
Mineralli sular ile kaplıcalarda ya da yaşanılan yerde yapılan içme kürleridir.
-Peloidterapi
Doğal, jeolojik ve/veya biyolojik olaylar sonucu oluşan organik ve/veya inorganik maddeler olan peloidlerin bir balneoterapi yöntemi olarak kullanılmasıdır. Halk arasında şifalı çamurların tedavi amaçlı kullanılması olarak bilinmektedir.
-Klimaterapi
Hava sıcaklığı, nem, rüzgar şiddeti ve hızı, güneş ışınımı ve benzeri iklimsel faktörlerin sistematik ve dozlanmış kür tarzında uygulanmasıdır.
-Talassoterapi
Koruyucu ve tedavi edici ve/veya kür amaçlı olarak tıbbi gözetim ve denetim altında, deniz suyu iklimi ve unsurlarının kür tarzında uygulandığı bir tedavi sistemidir.
-Hidroterapi
Termomineral sular ile yapılan yıkama, duş ve dökme gibi uygulamalardır. Ayrıca, her birey için özel olarak düzenlenen ve ideal olarak amaca uygun inşa edilmiş havuzlarda gerçekleştirilen, sinir-kas-iskelet sistemiyle ilgili fonksiyonları geliştirme-iyileştirme amaçlı bir havuz tedavi programı olarak da tanımlanmaktadır.
-Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Kaplıca tedavisinde kullanılan elektroterapi, egzersiz tedavileri, masaj ve diğer yöntemlerdir.
-Medikal Tedavi
Kaplıca tedavisi sırasında hastaya lokal veya sistemik olarak uygulanan ilaç tedavi yöntemidir.
KIŞ TURİZMİ Kış turizmi; kayak sporunun merkezinde bulunduğu ve buna uygun karlı ve eğimli alanlara yapılan seyahatleri, konaklama ve diğer hizmetlerden oluşan faaliyet ve ilişkilerin bütünü olarak tanımlanabilir. Kış turizmi, karlı ortamlara bağlı bir takım hareketleri ağırlıkla kapsadığı için, belli yükseklik ve eğime sahip, kayak ve diğer yürüyüş, tırmanış gibi alışkanlıkların yapılabilmesine imkan sağlayan yerlerin varlığını öncelikle gerekli kılar.
Palandöken Kış Sporları Turizm Merkezi – ERZURUM,Uludağ Kış Sporları Turizm Merkezi – BURSA , Sarıkamış Süphan Cıbıltepe Balıkdağ Çamurludağ Turizm Merkezi – KARS gibi bölgeler Türkiye'de ki elverişli ve tercih edilen kış turizmi yerleridir.

Ülkemiz, sahip olduğu uygun iklimsel özellikler, üstün peyzaj değerleri, kırsal ögelerin ağırlık kazandığı geleneksel yaşam biçimi ve dağcılık/tırmanışlar, atlı doğa gezisi, trekking, yamaç paraşütü, flora/fauna incelemesi, jeep safari vb.doğa sporlarına uygun alanlar ile yayla turizmine son derece elverişlidir.
Ülkemizde yayla odaklı turizm gelişimi yerine, yaylaların; diğer turizm çeşitlerini destekleyici unsur olarak değerlendirildiği, kalış süresinin uzatılması hedefiyle,2005'ten bu yana Turizm Bakanlığı tarafından çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.

Turizm çeşitliliği açısından ülkemizdeki mağaralar, önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Ülkemizin % 40’ı, mağara oluşumları aşısından önemli bir nitelik olan karstlaşmaya uygun kayalardan meydana gelmiştir. Erimeye uygun kayaların kapladığı alan ve bu alanlarda tespit edilen mağara sayısının oranına göre Türkiye’de 20.000’den fazla mağaranın bulunabileceği öngörülmektedir. Bunlarda 800’ü MTA, 450 tanesi de değişik kulüp ve derneklerce olmak üzere ancak 1250’si incelenmiştir.
Türkiye’nin en uzun mağarası, 16 km’den fazla olan Isparta’daki Pınargözü Mağarası; en derin mağarası ise –1453 ile Mersin’deki Peynirlikönü Mağarasıdır. Türkiye’de 20’nin üzerinde mağara turizme açılmış olup, bunların dışında yalnızca uygun ekipman sağlanarak rehber eşliğinde girilebilecek özel ilgi gruplarına yönelik bir çok mağara bulunmaktadır. Bakanlığımızca bu güne kadar 13 adet mağara turizmin hizmetine sunulmuştur.

Türkiye'nin coğrafi yapısı, bitki örtüsü ve yaban hayatı bakımından av turizminin gelişmesine elverişli konumdadır. Ülkemiz ormanlarında düzenlenecek Av Turizmi için, "Kara Avcılığı Kanunu" ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan 08.01.2005 tarh ve 25694 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yerli ve Yabancı Avcıların Av Turizmi Kapsamında Avlanmalarına ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" ile 6831 sayılı "Orman Kanunu" hükümleri kapsamında Çevre ve Orman Bakanlığının bünyesinde oluşturulan Av Komisyonu tarafından alınan kararlar (yönerge ve talimatlar) ile adı geçen Bakanlığın koyacağı esaslar dahilinde yürütülmektedir.

Kongre turizmi; kişilerin daima konakladıkları veya çalıştıkları yerler dışında uzmanlık gerektiren bilimsel alanlarda veya meslek kollarında, belirli bir konuda, bilgi alışverişi yapmak amacıyla bir araya gelmelerinden ortaya çıkan seyahat, konaklama olay ve ilişkilerinin tümüdür.Kongre turizminin ulusal veya uluslararası boyutlarının vurgulanması ve kişileri bir araya getiren seminer, sempozyum vb. toplantı biçimlerinin belirtilmesi ile bu tanımın daha da kapsamlı bir hale gelmesi mümkün. Başka bir açıdan bakıldığında, yapılan toplantıların aynı zamanda bir turizm olgusu meydana getirmeleri halinde ortaya çıkan bir turizm türü… Tarih ve Kültür hazinesi Türkiye, heyecan verici imkânlar âleminin kapısı durumundadır. Avrupa ve Asya'nın birleştiği yerde, Türkiye toplantı, insentiv ve kongrelere şahane mekân konumundadır.Türkiye birinci sınıf otel konaklama ve konferans tesisi zenginliği, dünyanın belli başlı şehirlerine kolayca ulaşım, güzel dekorlar ve eşsiz manzara cazibesi sunmaktadır. Bütün bunlara, mükemmel bir iklim ve alternatif destinasyonlara göre çok daha düşük maliyet avantajı eklenmektedir. Türkiye, Avrupa ülkelerine yakınlığı ve egzotikliği ile ideal bir destinasyondur. İzmir, Antalya ve Ankara'ya transfer bağlantısı ve direkt uçuş imkânıyla, Türk Havayolları ve diğer ulusal havayolu şirketlerince İstanbul'a iki ile üç saat içinde ulaştırılmak mümkündür.

Gençlerin seyahat etmeleri, kişiliklerini geliştirmelerinde, yeni yerleri ve yaşamları öğrenmelerinde ve sosyal ilişkilerini artırmada en etkin yollardan biridir. Turizm ise seyahat etmeyi ve seyahat ederken öğrenmeyi sağlayan etkinliktir.Bu nedenlerle gençler için güvenilir, temiz ve uygun fiyatlı dinlence ve eğlence imkânları yaratılarak gençlerin turizme katılımlarının teşvik edilmesi, kamu ve özel her sorumlu tarafın görevidir.

Akdeniz, Ege Denizi, Karadeniz ve Marmara Denizi, Türkiye'yi kuzey, batı ve güneyden çevrelemektedirler. Türkiye, yatçıların her gece değişik, özel demir atacakları koy, körfez ve plajların hazinesidir ve Mavi Yolculuğa ev sahipliği yapmaktadır. Bu şiirsel deniz yolculuğu, insanın kara yerine deniz perspektifinden tarihi deneyimi, körfezlerde ve denizlerde rüzgara yelken açmak ve tabiatla birleşmek anlamındadır. Bu yolculuk, aynı zamanda, sizi Kleopatra' nın özel plajına, Olimpos Dağı'nın ebedi ateşine ve eski uygarlıkların binlerce arkeolojik kalıntısına götüren bir yolculuktur.
Türkiye'de yatçılık, size kıyı köy ve kasabaların sevimli ve konuksever halkı ile gerçekten yararlı kültürel değişim deneyimi sağlayacaktır. Genellikle batı ve kuzeybatıdan esen ılımlı rüzgarlar, doğanın tadına varılmasını sağlayarak, uzun yaz mevsimini yatçılık için ideal hale getirmektedir. Bazı bakır turkuvaz kıyılar ve korumalı körfezlerden deniz seviyesinden neredeyse 3.000 metre yükseklikte dağ tepelerini seyretmek mümkündür.

Botanik turizmi ;kişilerin konaklama,yeme-içme,eğlenme faaliyetleri yanında gidecekleri yerlerde o bölgenin bitki örtüsü,bitki çeşitleri ve yöresel olaylarını izlemek kaydıyla yaptıkları seyehatlerdir.Ülkemiz bitki çeşitliliği açısından ise Avrupa'dan üstündür. Zira dünyada sadece belli bir bölgede yetişen veya anavatanı belli bir bölge olan (endemik) bitkiler açısından ülkemiz Avrupa'dan üstün olmanın da ötesinde dünyanın birkaç bölgesinden biridir. Avrupa'nın endemik bitki sayısı toplam 2.750 adet iken bu sayı ülkemizde 3.000 adettir. Sadece Antalya ilimizdeki endemik bitki sayısı 600'dür.